Hâcet, sözlükte “ihtiyaç duyulan şey” anlamına gelmektedir. Hâcet kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de bu anlamda üç âyette geçmektedir. Ayrıca hadis-i şeriflerde de aynı anlamda zikredilmiştir.
Bir Müslüman, ihtiyacı olan bir şeyi elde etmek için Allah’ın (celle celâlühû) kendisine öğrettiği şekilde sebeplere elinden geldiğince sarılmalı ve çalışmalı, sonucunu da Allah’tan (celle celâlühû) beklemelidir. Yani Allah’a (celle celâlühû) tevekkül etmelidir.
Müslümanın, tevekkül ile birlikte ahirete veya dünyaya ait bir dileğinin gerçekleşmesi isteği ile Allah (celle celâlühû) rızası için namaz kılması uygundur. Kılınan bu namaza “Hâcet Namazı” denir.
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) hacet namazı ile ilgili şöyle buyurmuştur:
“Kişi, ihtiyacı olan bir şeyi Allah’tan veya bir insandan isteyeceği zaman önce güzelce abdest alsın, sonra iki rek'at namaz kılsın. Sonra Allah’ı anıp Resûlullah’a salavat getirsin ve şöyle desin:
لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ الحَلِيمُ الكَرِيمُ، سُبْحَانَ اللهِ رَبِّ العَرْشِ العَظِيمِ، الحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ العَالَمِينَ، أَسْأَلُكَ مُوجِبَاتِ رَحْمَتِكَ وَعَزَائِمَ مَغْفِرَتِكَ وَالغَنِيمَةَ مِنْ كُلِّ بِرٍّ وَالسَّلاَمَةَ مِنْ كُلِّ إِثْمٍ لاَ تَدَعْ لِي ذَنْبًا إِلاَّ غَفَرْتَهُ وَلاَ هَمًّا إِلاَّ فَرَّجْتَهُ وَلاَ حَاجَةً هِيَ لَكَ رِضًا إِلاَّ قَضَيْتَهَا يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ.
“Hilim ve kerem sahibi Allah’tan (celle celâlühû) başka ilah yoktur. Ulu arşın Rabbi Allah’ı (celle celâlühû) noksan sıfatlardan tenzih ederim. Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah’a (celle celâlühû) mahsustur. Rahmetine vesile olacak amelleri, mağfiretini kazandıracak sebepleri, her çeşit iyiliği elde etmeyi ve her türlü günahtan kurtulmayı senden niyaz ediyorum. Affetmediğin hiçbir günahımı, kaldırmadığın hiçbir sıkıntımı bırakma! Rızana uygun olan her türlü dileğimi kabul buyur!” (Tirmizî, Vitir, 17 [479]; İbn Mâce, İkâmetü’s-salavât, 189 [1384]).
Hâcet namazı dört veya iki rek'at olarak kılınabilir. On iki rek'at kılınabileceği şeklinde de rivâyet vardır. Bu namazı dört rek'at kılacak olan kişi, birinci rek'atında Fâtiha sûresinden sonra üç defa Âyete’l-kürsî, diğer üç rek'atında da birer Fâtiha ile birer İhlas, Felak ve Nâs sûrelerini okur. Sonra da yukarıda zikredilen duayı yapar. (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/28)